24 Nisan 2013 Çarşamba

Pasaklı Tanrıça - Sophie Kinsella

 

Okuduğum en eğlenceli kitaplardan birisiydi. Genç ve güzel bir avukat olan Samantha’nın işinde yaptığı bir hata ve bundan sonra bütün hayatının değişmesini konu alan bir kitaptı. Hayatında elini ütüye sürmemiş, yemek yapmamış bir avukatın, yaptığı hatadan kaçarken şuursuz bir şekilde bir ailenin yanına hizmetçi olarak işe girmesiyle başlayan komik olayların anlatıldığı bir romandı.
Aslında günümüz yaşamlarında nasıl da robotlaştığımızı komik bir dille anlatan bir romandı. Açıkçası bende bir sahil kasabasına gitmek ve bundan sonra orada yaşamak arzusunu uyandırdı. Filmi çekilmeli çünkü ben sanki bir film izliyormuşum gibi okudum kitabı.
Altı çizilecek pek cümle yoktu ama genel ana fikrinin altı çizilmeli sanırım…
Çok çalışıyoruz, koşturmaca içinde kendimizi unutuyoruz. Aslında gerçekten istediğimiz hayat bu mu? Bütün gün kapalı ofislerde oksijenin havalandırmalardan geldiği bir hayat mı bizim yaşamak istediğimiz? Sadece yeteri kadar para kazanıp, kendimize vakit ayırabileceğimiz başka çalışma alanları yok mu? Ne iş yapıyorsak yapalım ara sıra keyif alacağımız bir şeyleri yapmalıyız değil mi?
Arka Kapaktan;
Adım Samantha. Yirmi dokuz yaşındayım. Hayatımda hiç yemek pişirmedim. Yer silmedim. Toz almadım. Düğme falan da dikemem. Yapmayı bildiğim tek şey kontratları yeniden düzenlemek ve müvekkilimi milyonlarca pound kar ettirmek.

1 yorum:

  1. Yorumunuz çok yerinde,kaleminize sağlık.Filminin çekilmesi gerektiğini ben de düşündüm.Çok güzel bir romantik komedi olurdu.Aynı durumda olsaydık arada aşk olmasaydı samanthanın seçtiği hayatı seçermiydik sizce? :-) :-)

    YanıtlaSil