8 Nisan 2013 Pazartesi

Tehlikeli Oyunlar - Oğuz Atay


Kitap Kardeşliği grubunun oylaması sonucu Nisan ayında Tehlikeli Oyunlar okunmasına karar verildi. Ben de bu grubu bir süredir takip ettiğim için Nisan ayında aralarına katılmaya ve bu kitabı diğer Kitap Kardeşleri ile 1 Nisan’da okumaya başladım… Kitap Kardeşliği grubunda bulunmak gerçekten zevkli.. Kim hangi sayfada, hangi cümlelerin altını çizmiş, okuduğu yere kadara düşünceleri neler, bunları görmek çok keyifliydi. Bu oluşumu var eden StyloPunk’a teşekkürlerimi sunuyorum.
Nisan ayında okuduğumuz kitaba gelince maalesef aynı keyfi aldığımı pek söyleyemeyeceğim…  Daha önce hiç Oğuz Atay okumamıştım ve muhtemelen bir daha da okuyacağımı zannetmiyorum. Okumakta gerçekten zorlandığım ve defalarca bırakmayı düşündüğüm bir romandı. Roman da diyemiyorum aslında daha çok bir tiyatro oyunuydu gibiydi bu kitap.
Başroldeki Hikmet ve onun aklında yaratılan gerçek mi yoksa hayal mi olduğu konusunda çoğu zaman şüpheye düştüğümüz diğer kahramanlar… Albay, Bilge, Sevgi, Nurhayat Hanım, Nursel hanım ve daha niceleri… İtiraf etmem gerekirse Hikmet’e sinir olduğum zamanlar oldu ancak, çoğu zaman güldürdü beni… Genelde de Hikmet’in anlattığını hissettiğim gibi okudum anlattıklarını, hızlı, kesik kesik, karışık…
Altını çizdiğim cümleler elbette ki vardı...
“Deliler uzun yaşar, budalalar uzun ömürlü olur, aptallar rahat eder.” S- 36
“İnsan bazı güçlüklerden, ancak onları unutmak suretiyle kurtulabiliyor” S- 89
“Zenginler, hiçbir şeye aldırmama, hiçbir şeyden heyecanlanmama lüksüne sahiptirler; bu nedenle çok yaşarlar.” S- 154
Son olarak Albay’ın Hikmet’i özetleyen cümlesi ile bitirmek isterim; “Oğlum sen, bu her şeyi birbirine karıştırmanla, hiçbir zaman gereken alakayı göremeyeceksin” S- 276
Arka Kapaktan;
Kişinin kendiyle savaşmasını ve yenmesini, kendini dönüştürmesini hayati bir sorun olarak algılamaya çağıran, çarpıcı ve sarsıcı bir roman. Romanın başkişisi Hikmet Benol, toplumdaki yoğun kargaşanın temelinde yatan gerçekliği araştırırken, gerçeklerle içtenlikle ilgilenmenin toplumu yönetenlerce tehlikeli görüldüğünü seziyor ve “oyun oynuyormuş gibi” ilgilenmenin ve yaşamanın yollarını araştırıyor. Ve hem “tehlikeli” hem de “oyun”la dolu bir yolda gidebileceği son noktaya kadar ilerliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder