21 Temmuz 2015 Salı

Kör Baykuş - Sadık Hidayet



Bu kitaptan sonra anladım ki doğu edebiyatında aşkın tadını başka kitaplarda bulmamız çok zor Sadık Hidayet’in karamsarlıkla dolu bu aşk romanı hayalden gerçeğe, gerçeklerden de hayale öyle bir geçiş yapıyor ki, sadece doksan sayfa olan bu romanı bir çırpıda okuyabilmek zorlaşıyor. Yazarın, karısına duyduğu ümitsiz aşkı onu bambaşka düşüncelere ittikçe ben biraz Anayurt Oteli’ndeki Zebercet biraz da Kürk Mantolu Madonna tarzı hissederek okuduğumu fark ettim… Yusuf Atılgan ve Sabahattin Ali’nin içine kapanık tasvirlerini sevenler bu kitabı kaçırmasınlar. İran edebiyatı bundan sonra takip edeceğim bir edebiyat türü olarak da gönlüme tahtını kurdu.  Bu arada önsöz kadar sonsöz de mutlaka okunmalı.

Arka Kapaktan;

Kör Baykuş 1977'de Behçet Necatigil'in unutulmaz çevirisiyle Varlık Yayınları'ndan çıkmıştı. Philippe Soupault'nun "Yirminci yüzyılın düşlemsel edebiyatında bir başyapıt", Andre Breton'un ise "Başyapıt diye bir şey varsa o da budur" sözleriyle nitelediği bu kült romanı, yine Necatigil'in çevirisinden, Necatigil'in "önsöz"ü ("Türkçede İran Edebiyatı ve Doğumunun 75. Yılında Sadık Hidayet") ve Bozorg Alevi'nin "sonsöz"ü ("Sadık Hidayet'in Biyografisi") ile sunuyoruz.

 

2 yorum:

  1. Sadık Hidayet'in değişik bir tarzı var. Ben bu kitaptan sonra Hacı Ağa'yı okudum. Tarzları aynı olmasada ikiside güzel.

    YanıtlaSil
  2. Daha önce hiç okumadım bu yazarı... Dikkate alacağım.. Bu arada takipteyim bloğunu.. Benim bloğuma da beklerim. Sevgiler..
    www.grilady.blogspot.com.tr

    YanıtlaSil